Vücudu oluşturan milyonlarca hücrenin herbirinin çekirdek adı verilen merkezinde, anne ve babadan gelen ve kromozom adı verilen yapılar bulunur (Şekil 1). Kan grubu, saç-göz-ten rengi gibi kalıtım bilgisini kodlayan DNA sarmalını taşıyan kromozomlar anne-babadan alınan ve kuşaklar boyunca iletilen özellikleri taşıyan bilgi paketleri olarak görev yapar. 46 adet olan ve bir sonraki kuşağa iletilmesi gerekli bilgiyi taşıyan bu paketlerin yumurta hücrelerine taşınması gerektiğinde sayıları ikiye bölünme neticesinde 23’e düşer. Bu bölünme sonucunda üretilen her yumurta hücresi, anne ve babadan alınan genlerin farklı karışımlarını içerdiği için özgün ve farklıdır. Bu özgünlük anne-babaları aynı kişiler olmasına rağmen iki kardeşin birbirlerinden farklı olmalarının nedenidir.
Ergenlik adı verilen ve cinsel olgunlaşmanın tamamlandığı dönemle birlikte erkek yumurtalığında yaşamı boyunca sürekli olarak devam edecek yumurta üretimi gerçekleşir. Buna karşın yaşamı boyunca kullanacağı yumurtalar önceden hazırlanmış olarak doğan kadın; bebek olarak ilk doğduğu anda sahip olduğu yumurtaların sayılarında bir artış olmayıp tam tersine giderek azalarak menapoz olarak adlandırılan dönemde tükeneceği bir yaşama gözünü açar. Hem erkekte hem de kadında yumurtalıklarda ergenlik ile birlikte hücre bölünmesinin mayoz adı verilen ve kalıtım bilgisinin ikiye bölünerek yumurta hücreleri arasında paylaştırılması gerçekleşir.
Yaşamın başlangıcı erkek ve kadına ait kalıtım bilgisini taşıyan iki yumurta hücresinin birleşmesiyle gerçekleşir. İnsanda bu birleşme kadın üreme kanalı içinde oluşur.
Kadın yumurtalıklarda oosit adı verilen yumurta hücrelerinin ( Şekil 2) ve meme gelişimi, vücutta yağlanma gibi kadınlara ait özelliklerin belirmesine yol açan östrojen adı verilen hormonun üretimi gerçekleşir. Yumurtalıklar erkekten farklı olarak yumurta hücreleri vücut sıcaklığından etkilenmediği için karın boşluğunda bulunurlar. Erkek yumurtalıklarında sperm adı verilen yumurta hücrelerininin ve seste kalınlaşma, vücutta kıllanma ve kaslarda büyüme gibi erkeklere ait özelliklerin belirmesine yol açan testosteron adı verilen hormonun üretimi gerçekleşir. Yumurtalıklar sperm gelişimi normal vücut sıcaklığından daha düşük bir sıcaklık gerektirdiği için kadından farklı olarak erkekte vücudun dışında bulunur.
Ergenlikten menapoza kadar kadın üreme sisteminde düzenli olarak tekrarlanan ve döngü veya siklus olarak adlandırılan değişiklikler oluşur.
Beyindeki üst merkezlerin salgıladığı hormonların etkisiyle kadın yumurtalıkları içinde hücre bölünmesinin belli bir aşamasında duraksatılmış olan binlerce yumurtadan bazıları seçilerek bölünme işlemini tamamlar. Adet döneminin başlangıcında yumurta ve onu çevreleyen ve besleyen hücrelerden oluşan folikül adlı yapı büyümeye başlar. Bu sırada yumurtalıktan salınan östrojenin etkisiyle rahmin içyüzündeki tabaka kalınlaşıp besleyicilik açısından zenginleşir. İçlerinden bir tanesi diğerleri arasından öne çıkarak olgun yumurta halini alır. Yumurta sıvısı giderek artar. Yumurta gelişimini tamamladıktan sonra ovülasyon adı verilen yumurtlama olayı ile karın boşluğuna atılır. Yumurtlama olduktan sonra yumurtanın atıldığı yerde oluşan sarı cisim adlı yapıdan salgılanan progesteron adlı hormon rahimiçi tabakayı rahime doğru gelmekte olan yumurta döllenirse onu tutacak şekilde destekler.
Tüp adı verilen ve rahmi yumurtalıklara bağlayan kanalın püskülümsü çıkıntılar taşıyan uç kısmı hareket ederek yumurtayı karın boşluğu içinde arar ve yakalar. Yumurta tüpün içine alındıktan sonra tüpün içinden rahime doğru itilir.
Erkeğin yumurtalıklarında oluşan yumurta olgunlaşma adı verilen bir değişim için bekleme sürecine gireceği epididim adı verilen kanala girer. Olgunlaşma tamamlandıktan sonra yumurtalar ana kanala doğru yola devam eder. Bu yolculuk sırasında prostat bezi gibi yapıların ürettiği besinden zengin sıvılar eklenerek semen adı verilen salgı oluşur. Semen spermlerin içinde hareket edebildiği sıvı bir ortam oluşturarak, sperm hücreleri için şeker ve aminoasit gibi besleyici maddeler sağlayarak ve kadın üreme kanalı içinde zarar görmelerini engelleyerek onları korur. Semen ilişki sırasında kadın üreme kanalına bırakılır. Semen içindeki spermler yumurtlamanın etkisiyle giderek miktarı artan ve sıvılaşan sümüksü bir tıkaçla kapatılmış olan rahimağzından geçerek rahim boşluğuna ulaşır. Rahim içindeki yolculuk zor ve güçlüklerle dolu olduğu için milyonlarca sperm hücresinden ancak 1000’den azı tüplerin içine ulaşabilir (Şekil 3-4).
Tüpün içindeki yumurtanın etrafı diğer taraftan tüpün içine kadar gelmiş olan spermlerle çevrelenir. Her sperm hücresinin baş kısmında yumurtanın dış kabuğunu açacak kimyasal maddeler bulunur. Döllenme adı verilen birleşme gerçekleşip bir sperm dış kabuğu geçmeyi başardığında yumurtanın hücre zarında oluşan elektriksel yük değişiklikleri diğer spermlerin içeri girmesini engelleyecek şekilde hücre zarının yapısını değiştirir. Bu değişiklik her yumurta hücresinin tek bir sperm ile birleşmesini sağlar.
Fertilizasyon adı da verilen bu olay gerçekleştikten sonra yumurta iki, dört, sekiz hücre şeklinde giderek artan sayıda hücreye bölünmeye devam ederek rahime doğru ilerletilir. Zigot adı verilen döllenmiş yumurta yaklaşık dört gün sonra blastosist adı verilen ve yaklaşık 100 hücreden oluşan bir küresel yapıya döner (Şekil 5). Blastosist rahim içi boşluğa ulaştığında tutunacağı yeri seçer ve oraya yapışır. Rahim duvarına gömülmeye başlar ve annenin kan akımıyla beslenmeye başlar. Salgıladığı HCG adlı hormon kan akımında belirerek yumurtanın atıldığı yerde oluşan ve gebelik için gerekli hormonları salgılayacak olan sarı cisimin yaşamının devamını sağlar.
Artık gebelik başlamıştır (Şekil 6).
Yumurta döllenmezse rahim içi tabaka dökülür ve adet kanaması başlar. Yumurtalıklarda yeni bir yumurtanın seçimi ve gelişimiyle birlikte her basamağın tekrar yaşanacağı yeni bir dönem başlar.
Resimler için kaynaklar
www.sciencehelpdesk.com
chinesemedicinenews.com
health.howstuffworks.com
scienceroll.files.wordpress.com
www.citruscollege.edu
www.ndpteachers.orgHuman Embryo Bank / Wellcome Photo Library
MRC Human Embryo Bank / Wellcome Photo Library
Yorgos Nikas/Wellcome Photo Library